14:02

DÖNDÜK BİZ!


Döndük uzun yollu gezimizden, ama ben yorgunum biraz tekrar işe başlamakta zor geldi. O temiz havadan İstanbul'un bu güzelim havasına geçişte zor oldu, ne derseniz deyin işte ancak bu günü buldu elimi kolumu kaldırıp yazmam. Arda beyimiz bol bol yukarda görmüş olduğunuz dalında salatalıklardan hüpletti durdu. Hormonsuz ve taptaze. Tabi bunlardan başka dalınan bir sürü şey hüpletti ama benim resmini çektiğim sadece bu güzellik. Yukardaki ateşte akşam soğukta hep beraber toplanıp ateşin etrafında yaptığımız sohbetlerin en güzel simgesi. O soğuk akşamlarda öyle güzel ısıttı ki içimizi, her ne kadar ateşe dönük olan tarafımız sıcak diğer tarafımız buz kesse de, içini ısıtıyor insanın dışından çok.... Bol bol gece sohbetleri yaptık tepemizde tertemiz gökyüzü ve bol ama burada görülemeyecek kadar fazla sayıda yıldızla.....
İşte bu da köyün vazgeçilmezlerinden patates. Ama oraya özgü bir lezzette ve birazdan ateş korlaştığında közlenmeyi bekliyor. Közde patates ayrı bir lezzet ya ama orada ben önceden sevmezdim ama bu lezzeti tadınca hayran kalmamak elde değil.
Bu balıklarda Sivas dağlarının arasından akan uzunca bir gölden tuttuğumuz balıklar. Akıntı yönüne bir ağ koyduk ve yollarını keserek kaçan balıkları olta falan olmadan çıplak elle tuttuk. 20-25 tane vardı akşam saydıkta : ,)))
Yine dağ gezilerimizden birinde odunlarla ateş yakıp demlediğimiz çayımız. Bu lezzette farklı oluyor bambaşka. Dağ suyuyla tertemiz...
Arda beyimiz toplanıp yayılan nohutları kabuklarından ayırıyor.
İşte bu da gezintilerimizden dağ manzaraları. Ah bi de şu makinemin tarihini ayarlamayı akıl edebilsem. Sürekli pil değiştirince böyle oluyor işte.

Yine köydeki evin yanından bir manzara...
Arda beyimiz yine muzurluk peşinde. Bir tane odun bulmuş sabah senfonisini gerçekleştiriyor, ters çevirdikleri küçük kazan ile...
Sobayı dürtüklüyor odun ile, çok ilgisini çekti bu kuzineler nedense... Her dakika eli kurum içinde simsiyah gezdi yani...




Bu da dağlarda yetişen dağ çileği dedikleri böğürtlene benzeyen ama böğürtlen olmayan bir meyve diyelim. Tadı böğürtlene benziyor. Çok güzel bir lezzeti var.

Bu ve diğer aşağıdaki resimler ise denk geldiğimiz köy düğününden manzaralar...



Son olarakta akrabalarımızdan birinin çok şirin köy evi, istermiydim acaba böyle bir evde ve orada yaşamayı... Köy evi dediysek bu evin içi de İstanbul dakileri aratmayacak derece de güzel yani... Bir de etrafındaki manzaraya bakarsak kim istemez ki burada yaşamayı...
Bu arada Arda azı dişlerle meşgul bu ara çok zor günler geçiriyoruz yine beraber... Bir an önce çıkması dileklerimle...



4 yorum:

Esin dedi ki...

Resimlere bayıldım ,hepsi çok güzel çok güzel bir tatil olmuş anlaşılan :)

HülyArda dedi ki...

esincim,

güzel bir tatil oldu ama Ardanın diş çıkarmasıyla oldukça da yorucuydu. Seneye daha güzel olur inşallah oğluşla tatil : )

DİDEM ÖZCAN dedi ki...

Canımmm,

Arda'cık ve sen ne güzel bir tatil yapmışsınız, çok hoş vakit geçirmiş minik adam.. Bir de diş çıkarma telaşı girmeseymiş araya....

Sımsıcak sevgiler, öpücükler.....

HülyArda dedi ki...

evet canım pis dişler girmeseydi araya daha mutlu olacaktık ama neyse darısı seneye artık daha güzel olur herhalde....
bizden de sana çokkk öpücükler ve sevgiler...