10:37

VEDA : ( (

Yazmayacağım artık, yazasım yok hiç, elim kolum kalkmıyor...

İyi değilim yani... 23 yaşındayım ama çözümsüzlüklar içinde üstümde sanki 50 senelik yük taşıyor gibiyim. Kabuğuma çekiliyorum bu günden itibaren yazmıyorum rahatlamakta istemiyorum yazmakta.........

Hoşçakalın blog dostlarım...

08:48

KONUSUZ BİR YAZI


Konu bulamadım ve bir başlıkta sadece yazmak geliyor içimden.... Bu yoğun ve asosyal hayattan kaçıp biraz uzaklaşmak kafamı boşaltmak için uzaklaşmak istiyorum. Biraz daha az şeyi bir arada düşünüp ,biraz daha az yorulmak istiyorum... Şöyle hayatı 12 saat kadar ( fazla istemiyorum bak ) durdurup kafamı yastığa koyup derin uykuya dalmak istiyorum. Hiç sabah kalkmayı işe yetişmeyi v. s düşünmeden amaçsızca uyumak istiyorum. Resimde gördüğünüz dağlarda uzun yürüyüşler yapıp bir müddet orada kafamı dinlemek ve tazelenmiş olarak hayata geri dönmek istiyorum. Ne çok şey istiyorsun diyenlerinizi duyar gibiyim!!!!! İstiyorum ama....
Bunları istiyorum ama hayatımda iyi giden şeylerde yok değil arada bunlarla avunuyorum işte... Uzun çalışmalardan sonra bu yoğun iş temposunun içinde araba kullanmayı da öğrendim sonunda ahhhh bir de şu yolları bir öğreniversem.... Çok iyi olacak ama zamanla herhalde. Dün ilk defa Arda yı alıp arkaya araba koltuğu falan olmadan ( ortada çocuk kemeri var ) eve beraber gitmeyi denedik ve Arda beni şaşırtacak derecede memnun oldu. Hatta eve geldik arabayı park ettim gel oğlum diyorum yok, gel diyorum yok bayağı bir süre oturdu arabada ben market poşetlerini boşaltana kadar, bekleyin yollar biz geliyoruz... ( tabi yol meselesini çözdükçe )
İşyerindeyim beni bekleyen bir sürü iş vara ama bundan sonra kendime de zaman ayıracağım. Bu arada diyet çalışmalarımdan sonra ( lisedeyken beslenme ve diyetetik dersimiz vardı , doğal olarak kitaplarımda ) 3 kg vermeyi başardım ve verdiğim bu üç kilonun yağ olduğunun farkına vardım çünkü direk vücut sıkılaştı. Sarkıklıklar gitti. Şimdi geri kalan 3-4 kg da verilirse çok daha iyi hissedeceğim kendimi inşallah. Akşamları kendimce yarım satlik dans programı oluşturdum her akşam yarım saat takıyorum kulağıma ıpod'umu ( önceden kendime göre parçalar yükledim tamamen ) evde olabildiğince özgür dans ediyorum. Bende Ayça'nın oyun grubu gibi anneler için de dans günleri düzenleyip dans grubu oluştursam mı diyorum, öyle iyi geliyor ki anlatamam. Yenilenmiş gibi hissediyorum kendimi...
Arda dayııı,dayııı diye geziyor bu ara 2 tane dayı var tabiki bu güne kadar söylemediği hataydı bence, önceden küçük kardeşimi adıyla çağırıyordu Epeee ( Efe ) diye , şimdi dayıııı diyor. Soru sormasına bayılıyorum. ........... vaaaaa mı? demeye devam ediyor hala. Neyi istese soruyor. Çık, tak,gel,git ne gelirse aklınıza hepsini söylüyor....
Çiş yaparken çişini de söylemeye başladı bazen oturup çiiiiş diyor ama biz yetiştirene kadar yapmış oluyor daha zaman var anlaşılan...
Özledim yine neyse yarın tüm gün beraberiz, bu günü de atlatalımda........

22:57

NEDEN HER ŞEY GECELERİ DAHA ANLAMLI OLUR Kİ...

Arda uyuyor tabiki ve ben gecenin sessizliğinde biraz eskileri hatırlamak istedim. Biraz böcüğümün resimlerine baktım ve yine duygulandım, işte annelik böyle bişey... Ne kadar çabuk büyüyorlar, önce büyüsün diye uğraşıyoruz sonra ise eski günleri özlüyoruz bu nasıl bir şey anlamıyorum. Bitanem büyümüşte ben hayatın hızını yavaşlatamamışım ne garip duygu, bu kadar hızlı geçmek zorunda mı bu hayat denen meret.... Yavaşlatma tuşu falan yok mu bunun... Tamam zor günlerde vardı içlerinde ama ya güzel olanlar onlar ne olacak bir daha yaşayamayacakmıyız bir daha bu yukardaki şirin hallerine dönemeyecekmiyiz... Çok tuhaf bir duygu hüzünlendim işte biraz mazur görün.......

10:00

KUMPİR


Basit kumpir yapımı ( basit dediğime bakmayın dışarıdakileri aratmayacak şekilde hatta kendiniz yaptığınız için daha da güzel diyebilirim. )

Malzemeler ( 2 kişilik ) :
  • 2 adet büyük boy patates ( çok büyük olmasına gerek yok iricelerini seçin yeter )
  • 2 yemek kaşığı tereyağ
  • 50 gr kaşar rendesi
  • konserve mısır
  • kornişon turşu
  • salatalık
  • sosis
  • havuç salatası ( havucu rendeleyin biraz mayonez ve biraz yoğurt ile az miktarda salata hazırlayın ben 1 havuç ile yaptım iki kişilik oldu )
  • siyah zeytin
  • ketçap
  • mayonez
  • tuz
  • kullandığınız meze türü salataları her seferinde çeşitlendirebilirsiniz amerikan salatası olabilir, acılı ezme olabilir v.s kumpire ne yakışacağını düşünüyorsanız ekleyebilirsiniz. Ben sadece yukarıdaki saydıklarımla yaptım. Gayet zengin bir kumpir çıktı ortaya.

Gelelim yapımına. İşte püf noktalar asıl burada zira daha önce uzun bir araştırma yapmadan önce bir denemem olmuştu ve patateslerin içi 1 saatten fazla pişirmeme rağmen çiğ kalmıştı.

  • Pateteslerin kabuklarını iyice yıkayıp 5-6 dakika kadar düdüklü tencerede pişiriyoruz. ( Yalnız bazı düdüklü tencereler var ki 5-6 dakikada patatesi tamamen pişirebilir siz süreyi kendinize göre ayarlayın. Benimki biraz hava kaçırdığı için geç pişiriyor. Yani olması gereken patatesin sadece birazcık pişmesi tam değil, ön hazırlık gibi bişey oluyor yani bu )
  • Bu arada patatesleri düdüklüye koymadan önce çatalla üç dört yerinden deliyoruz ki içi de iyi pişsin.
  • Düdüklüden aldığımız patatesleri alüminyum folyo ile sarıp 200 derecelik fırına atıyoruz. Bir tepsi içinde. ( Piştikten sonra 1 saat kadar fırında sıcak olarak kalabiliyor ben eşim gelene kadar fırında beklettim geldiğinde hala içine konulan tereyağı eritecek kadar sıcaktı .)
  • Fırından çıkarttığımız patatesi çukur bir yemek tabağına folyo ile birlikte alıp folyoyu açıp ortadan yarıyoruz folyoyu resimde görüldüğü gibi dekore edebiliriz.
  • İçini açtığımız patatesin içine rendelenmiş kaşarın yarısını ve 1 çorba kaşığı tereyağı parça parça ekleyerek patatesi ezmek sureti ile yediriyoruz. Tuzunu da eklemeyi unutmuyoruz. Tam bu esnada çıkan kokuyu içimize iyice çekiyoruz .
  • Sonra üstünü malzemelerimizle süslüyoruz ve en son ketçap mayonez ekleyerek servis ediyoruz.

İşte bu kadar basit deneyin pişman olmayacaksınız, sonra benimle deneyimlerinizi paylaşırsanız memnun olurum. Çünkü ben artık kumpirlerimi kendim yapabildiğim için çok mutluyum.

Afiyetle yiyin inşallah....


10:59

YORGUN VE BİTKİN ANNE..... VEEEEE EVDE KUMPİR KEYFİ...


Mevsimden midir yoksa bende başka bişeyler mi var bilemiyorum, bu ara yine hiç bir şeye yetişemiyorum. Böyle günlerde de genelde hep blogum arka planda kalıyor yazmaya elim gitmedi bir türlü. Yazmak istedim çok ama olmadı her seferinde elim geri geri gitti, bu ara işlerimde de istemediğim derecede yoğunluklar var... İstemediğim diyorum çünkü işimin harici gereksiz yüklenmeler canımı çok sıkıyor . Zaten herşeye yetişme çabam yüzünden artık enerjim kalmamış bir de böyle yüklendikleri zaman iyice canım sıkılıyor. Ne bileyim işte bu ara yine acı tat vermeye başladı hayat... Ben mi yoruldum yoksa hayat mı zorlaştı anlamakta zorluk çekiyorum ama kendi haline bıraktım ya ben anlayacağım ya da o zorlaşmaktan vazgeçecek.

Oğlum çok iyi bu aralar azı dişleri çıkattı ve rahatladı, hayat onunla daha da kolaylaştı. Zaten oğlumda zor bir çocuk olsaydı herhalde dayanılmaz olurdu hayat. Mutlu bir çocuk her zaman anneannesini çok seviyor hatta bir yere gittiğimizde ve ya hafta sonları bunu bariz belli edecek kadar özlüyor. Bize o gün hep anneannesine gitmek istediğinin sinyallerini veriyor... Bazen dayanamayıp "anne anne anne annee" diye başlıyor sıralamaya... Anne diye tek söyleyince ben, "anne anne anne anne" diye siren düdüğü gibi tekrarlayınca anneannesinden bahsediyor.

Hafta sonu oyun grubumuzun buluşmasına katılacaktım ama ne yazık ki toplantım saat 16:00 a kadar sürdü eve gidip Arda yı almam bir saatten fazla sürdü. Toplantı Anadolu yakasındaydı. Buluşmuşlar Elif, Devrim ve Sinem... Eminim çok eğlenmişlerdir. Bu hafta inşallah aralarında olmak istiyorum. Allahım ne olur bu hafta bari ters bişey olmasın.

Hafta sonu eşimin abisinin kızıyla oturuyorduk. Aklımıza nereden düştüyse mantı düştü. Arda öğle uykusuna yatınca yoğurduk hamuru başladık mantıya 2 saatte tam 8-9 kişilik mantı yapmışız. Uzun zamandır bu tarz şeyler yapamıyordum. Afiyetle yedik bu her ne kadar zor bir iş gibi de görünse beni bu tarz işler beyin olarak son derece dinlendiriyor.

Uzun zaman yazmayınca insan hangisini yazacağını nereden başlayacağını bilemiyor aklıma gelenleri yazıyorum işte aralardan aralardak kusura bakmayın . Arda bu arada son derece net şekillerde konuşma çalışmalarına devam ediyor. Dün de geçmiş karşıma adam olmuş karnı acıkmışta " piloooav vaaa mı? " diyor pilav yerine ben onu yicem haberi yok.... Var mı sorusuyla başladı cümle kurma çabalrına " misssssket vaaaa mı? ( en favori oyuncağı, gözetim altında ) şeeeeke vaaa mı? v.s.......

Şu an yapmam gereken o kadar işim var ki ama kendime ara verdim biraz da ben kaçamak yapayım değil mi? Hep iş hep iş olmaz... Geçen gün öyle kötü bişey geldi ki başıma anlatmasam çatlarım... Cumartesi gecesi saat tam 01:30 bendeniz ertesi gününde pazar olması dolayısıyla gayet rahat bir şekilde koltuk tepesinde oje sürmekle meşgulüm. Hem de kırmızı bordo arası bir renk. Sen oje elimden kay yuvarlanmak sureti ile halıya desenler çiz. Oturdum halının başına resmen dokunsan ağlayacak durumdayım eşimde ne yapsın beni izliyor bir yandan da üzülme dur bakarız bir çaresine diyor. Sadece halıda değil koltuklara da gelmiş tabi birbölümü yuvarlanırken ama en az 30-40 cm lik alan desen çizdi işte düşünün yani. Ve işin kötü yanı evde aseton da yok bitmiş ve akıllı Hülya almamış. Aklıma hemen eltim geldi. Uyanık mı diye önce aradım sonra da gittim ondan aseton aldım. Ama yarım kutu aseton neye yarar, ancak 2-3 cm yeri silebildim onunla. Sonra ne yaptım açtım interneti baktım nöbetçi eczanelere ve sağolsun eşim gidip nöbetçi eczaneden 3-4 kutu aseton aldı da gecenin bir yarısı kurtuldum koca lekeden yoksa kahrımdan ölürdüm herhalde. Aramızda kalsın da eşimin gecenin 02:00 sinde eczaneye gidip eczacıdan aseton istemesi de ayrı bir komedi.. Düşünsenize "karım ojelerini silmeden yatamaz da 1 kutu aseton alabilir miyim" ha ha ha ha ..... Böyle bişey benden başka kimin başına gelebilir ki?

Bu arada sonunda evde de dışarıda yediğim lezzette hatta daha da nefis kumpir nasıl yapılır öğrendim. Hem de toplam 40 dk gibi kısa bir sürede.... Harika oldu hatta iki gün arayla iki kere yaptım doyamadım. İlgilenenler varsa tarifi verebilirim.....

Sevgiler..... Herkese.....