12:49

3 ÇOCUKLA İNGİLTERE-İSTANBUL (HEMEN ERTESİ GÜN ANKARA)

Dün akşam uzaklardan misafirlerimiz geldi eltime. Bir gün önce Bodrumdan akrabalarımız gelmişti, dün akşamda İngiltereden eşimin akrabaları geldi. 3 çocukla hemde. Çok şaşırdım. Biz bir taneyle şehir içi dolaşamazken onlar üç çocukla İstanbula geldiler ve buradan da bu sabah Ankara ya geçtiler. Biri 4 yaşlarında, biri 20 aylık biri 8 aylık. Düşünün bakalım nasıl bir manzara. Anneleri İngiliz. Ne rahat bir hatun olduğunu tahmin edebilirsiniz. Çocukların ayakları çıplak,pijamalar yerlerde sürünüyor,uykusuzlar ama en son hepsini uyutmayı başardı. Hem de ne ayakta sallama ne bişey. Sadece ve sadece yanlarında yatıp uyumaları için destek olarak. Biz aman ayakları üşümesin, aman taşa basmasınlar derken oğlum onlarla bir araya gelince öyle tuhafıma gitti ki benimkinin ayağında patik, üstünde süveter onların ayakları çıplak ve tek bir pijama belki içlerinde atlet falan da yok. Ama alışmışlar. Makinemi aldım ama çocuklar uyuması gerektiğinden resim çekemedim, tekrar geri döndüklerinde oğluşumla beraber resimler çekeceğim ki aradaki farkları siz de görün.
Dün akşam yapmam gereken şeyler bu ziyeret yüzünden aksadı doğal olarak. Bakalım bu günüm nasıl geçecek yoğunum yine bu günlerde krizlerdeyim.... Annem de rahatsız bu sabah yine doktora gitti, Arda yine eltimde kaldı ve ben bu düzensizlikten çok sıkıldım, eminim oğlum da sıkılmıştır ama ne yapabilirim ki.....

13:51

EV AKSESUARI - YÜRÜYÜŞ BANDI


İki sene kadar önce ben hamileyken bir yürüyüş bandı almıştık. Hamileyken sadece 10 kg alarak hamileliğimi sonlandırmam da hep bu alet sayesinde. Fakat şimdi inzivaya çekildi. Farkettim ki uzun zamandır yaşadığım maraton yüzünden yüzüne dahi bakamıyorum. Oysa akşamdan akşama sadece yarım saat kullansam, şu üzerime yapışan kilolarımdan kurtulacağım. Ama o yarım saat yok mu yaratamıyorum resmen olmuyor ya yapamıyorum. Ama azimliyim bu akşam çıkacağım üstüne uzun zamandır dinlendiğini kar saysın kendine, uzun uzun yürüyeceğim.

Dur demesin kimse bana çünkü durmayacağım. Oğlumdan vakit çalmak gibi olacak belki ama belki annesi yürürken o da seyreder ve eğlence olur bakalım becerebilecek miyiz? Uyuduktan sonra yapmaya kalksam bünye elvermez o saatten sonra yürüyüş,duş, dinlenme v.s kaldırmaz vücut bu kadar koşuşturmanın ardından. Bakalım ayarlayacağız bir şekilde. Yaz gelse aslında evin karşısındaki yürüyüş parkında da yürüyebilirim ama.... Hadi hayırlısı bir azim başlarım inşallah. Bu arada son dakika gelişmesi olarak eşim dün akşam paçası yapılması gereken bir pantalonu elime tutuşturunca bikinileri bitirmek hayal oldu, akşam biter ve fotoları ekleyebilirin inşallah gerçi sadece süslemeleri kaldı biter....

10:59

KİTAP VE ELİŞİ



İnternetten sipariş verdiğim kitap nihayet bu gün ulaştı elime. Okumak için can atıyorum ama ne yazık ki akşama ancak. Şu oldukça fazla işim var ve başlarsam eğer bu işlerin birikerek hafta ortasına kalması muhtemel. O yüzden akşamı iple çekiyorum. Kitabı daha okumadan çok beğendim, beni oku diyor resmen baskı kalitesi v.s çok güzel. Faydalı bir kitap olacağına inanıyorum bakalım göreceğiz, okudukça yorum da yaparım hakkında. Ama almak isteyen ve kararsız olana varsa eğer bence güzel bir kitap.

Havalar da güzel gidiyor bu ara ve insan biraz daha huzur doluyor. Mart' a kadar böyle gider gibi geliyor bana ama son soğukları da yapar tabi.

Bu ara örgü merakım arttı. Bir sürü ip aldım. Önce bir süveter başladıma ama pek içime sinmedi. Yarıda bıraktım, sökebilirim belki de tekrar başlayabilirim. Ama örgü bikini yaptım bir kaç tane ve bir an önce bloga koymak istiyorum, çünkü renk renk yapılıp bütün bir ya değiştire değiştire giyilebilir bence. Çok şık duruyorlar çünkü. Resimler akşama ya da yarına makinemi bu ara yine elime alamıyorum ne zaman alsam Arda makine makine diye saldırıyor. O uyuyunca çekerim büyük ihtimalle.

13:16

HAFTA SONU ÖZETİ...

Güzel bir haftasonuydu, uzun zamandır yaşadığımız diş krizlerine inat bol bol güldük eğlendik...Bir daha ki dişe kadar nefes aldık biraz, bakalım ne zamana kadar. Evle ilgili bazı eksiklerimizi tamamlamak için Tekzen'e gittik bozuk musluk için musluk kafası, tasarruflu lamba,ardaya mum boya ve resim defteri derken hem gezdik hem de alışverişimizi yapıp mutlu mutlu evimize döndük. En çok da Arda eğlendi bence çünkü tüm gün mutluluk çığlıkları attı durdu, bir yanında annesi bir yanında babası mutlu oldu tabi, gezmekten büyük keyif aldı. Ben de biraz eskiyi andım ve herşeyin geçici olduğunu anlamaya başladım. Arabayı ilk aldığımızda oğlum daha küçüktü ve arabaya bindiğimiz de bir yere gittiğimiz de zehir oluyordu. Fakat şimdi herşey daha kolay ve daha keyifli. Mutlu mutlu geziyoruz artık. Hatta kemerini takmaya bile itiraz etmiyor. Bunda biraz da gece bahçesinin payı var tabi. Arda nın deyimiyle "tombi"lerde( tombilibular ) takıyor kemerini arabaya bindikleri zaman. Ne tuhaf isimleri var ama benim yumurcağım hepsinin isimlerini hiç şaşmadan söylüyor hatta bazen başlıyor saymaya şaşakalıyorum. "tombili aç, igıltigıl aç, apsideyzzii aç, makapaka aç v.s" Kısaca gece bahçesini aç desene be oğlum işte uzatıyor da uzatıyor. CD sini almadım bilerek ki sıkılmasın, herşeyin bir tadı var bence en güzeli bizim de çocukluğumuzda olduğu gibi saatini heyecanla bekleyip tv de izlemek.
Uykularımız biraz eski düzenine döndü diyebilirim. En azından artık 21:30-22:00 gibi bizim yardımımızla da olsa uyuyor. Eski kendi uyuyan oğlum gitti tabi ama en azından saati çok geçirmiyoruz.
Bu arada tarihe tam not almam lazım ki Arda artık tamamen konuşuyor.
Aklımda kalanlar:
Bozdun mu anne?( herşeyin sonuna anne koyuyor ama o kadar sevimli söylüyor ki eriyorum )
Babam napıyo anne?
Baba naposuun?
Boya nerde?
Baba kızmaa.
Nobotla( mutfak robotu) oynicaam
yaamazlık yapmiicam ( bunu da babası kızdığı zaman söylüyor genelde )
ışığı aç
amca naposun,yenge naposun?
tuvalete girdiğimizde: baba çiş naptıın mı?
anne çiş naptın mı?
daha çok aklıma gelmiyor öyle sevimli ki her konuştuğunda içime sokasım geliyor.
Bu arada işle ilgili son gelişme de iki mutfak birleşiyor fakat ben çıkarılmıyorum. Buna sevineyim mi, yoksa üzüleyim mi bilemedim hayırlısı diyelim. Heralde başka bahara kaldı tazminatı alıp çıkmak. Neyse belki de böylesi daha iyi olmuştur hepimiz için. Yaşayıp göreceğiz : )))

12:58

ANNEDİİİM İŞE GİTMEEEE : ((

Bu gün sanki kulaklarımda çınlıyor bu cümle sabahtan beri.. Hala iyileşemediğimden sabah biraz geç geldim işe, Arda da kalktı tabiki o saate kadar yatmaz. Tam üstümü giyinmeye başlamıştım ki o cümle geldi işte, içimi yakıp kavuran, bir gün duyacağımı bildiğim ama bu kadar erken olmasını beklemediğim ve bilinçli söylediğine emin olduğum bir anda..... İçim doldu doldu boşaldı resmen işyerinde beni bekleyen işler ve sorumluluklar ve oğlum arasında gittim geldim. Öyle üzüldüm ki anlatama kelimelerle tarif edilemez. Ama öyle olgun bir çocuk ki ağzından bu kelime çıktı ama asla ayaklarıma kollarıma yapışmadı. Sadece telaşlı telaşlı etrafımda döndü durdu, "ben de geliyiim anneee, baba baba sen de gel" diyerek kapıda beni bırakıp babasını getirmek için içeriye gitti. İşte bu günlerde herşeyin benim için daha zor olacağını gösteren sinyaller, oğlum evde olmamı istiyor ama ben olamıyorum malesef. Gerçekten ama gerçekten tazminatımı verseler de çıksam ditorum sadece bu ara. O kadar çok dua ediyorum ki. 3 senem boşa gitmemiş olsun istiyorum, tazminatımı alıp öyle çıkmak istiyorum. Bu kadar oğlumsuz çalışıp didindikten sonra kuru bir maaşla çantamı alıp çıkmak istemiyorum doğal olarak beklememdeki tek amaç bu yani...
Bilmiyorum işte beklemedeyim, iş yerinin taşınma durumu var bu ara ve iki şube mutfağı birleştirme gibi düşünceleri var, durum böyle olunca her personelden iki tane olmuş olacak ve böylece birine yol gözükecek , o da ben olayım diyorum işte ne bileyim yanlış mı düşünüyorum asıl bundan sonra oğlumun bana ihtiyacı olduğunu hissediyorum... İyi kötü başımızı sokacak bir evimiz var kirada değiliz çok şükür ve araba da aldık, her nekadar kredi borcu ödesek de o da bir sene kadar kısa bir süre ve alacağım tazminat ile onu da kapatabilirim, daha ne olsun yeter. Ben haytta her zaman mütevazi bir insan oldum zaten, hiç öyle gözüm yükseklerde olmadı, huzurum olsun yeter. O yüzden de huzurlu bir şekilde oğlumla vakit geçirmek ve keşke dememek istiyorum. Ev kadını olabilir miyim sadece hayır tabiki, evde bile olsam birşeylerle uğraşırım ben. Öyle bişeyler yapmak istiyorum işte. Bulurum birşeyler. Neyse çok uzattım konuyu içim böyle işte bu ara. Çalışmak , çalışmak , çalışmak beynimde dönüyor bu kelime akşama kadar beynim karıncalı yani bu ara. Hava çok güzel bu gün tam gezmelik,erken kaçayım da bu gün oğlumla gezeyim bari biraz.
Konuşmalar tam gaz bu arada. Dün ne dese beğenirsiniz?

Anne ?
Efendim oğlum.
Nobottan, nobottan..
Ne oluş robottan ne yapalım?
Meeeyvu su, meeeyvu su ( telafuzu çok komik ancak kulakla duymak lazım gülmekten öldürdü beni ) sık.
Tamam oğlum sıkalım ne yapacaksın meyve suyunu.
İçiceeem.
Adam olucan mı?
Adam olucam ben!!
Büyüycen mi? ( Konuşma diliyle yazıyorum hepsini)
Büyüycem ben!!!
Yolda taş bulduk dün akşam normal bildiğin taş çok sevdi aldı eline akşama kadar elinden bırakmadı. Nerde buldun deyince de?
Aşaaada buuudum : ))))
Bayılıyorum onu konuşturmaya akşam eve gidince ben soruyorum o cevap veriyor bu ara diyaloglarımız böyle devamı aklıma geldikçe...

12:38

ANNESİNİN CİVCİVİ......


Bu ara blog takip etmekten yazamadığımı fark ettim.... Okumaktan fırsat bulamıyorum resmen onu da okuyayım, bunu da okuyayım aman kaçırmayayım derken kendim yazma isteğimi unutuyorum bundan sonra önce yazıp sonra okumaya karar verdim bundan sonra yoksa olmuyor... Yine bir sürü blog okudum ama yazma azmimi kaybetmeden yazayım biraz dedim yoksa uçup gidiyor herşey aklımdan...
Güzel bir hafta sonu geçirdik krizsiz, sessiz ve mutlu ... Bol keyifli, yayılıp yattık tüm hafta sonu...
Oğlum hiç üzmedi bu hafta sonu bizi. Bütün gün bir babasına bir bana öpücükler verdi, bol bol oyunlar oynadık. Pazarcılık oynuyor bu ara tezgah kuruyor kendine ve sonra başlıyor satmaya "1 MİYYON , 1 MİYYOOON" . Tezgahında arkasına geçiyor ve öyle havaya giriyor ki sormayın gitsin.. İyice konuşmaya başladı diyebilirim. Her istediğini kolayca anlatıyor ve her kelimeyi rahatça kullanabiliyor artık, hatta bazen kendinden beklenmeyecek şeyler de söylediği oluyor şaşırtıyor..
Yatıcak mısın? Yatmıcaaam,
Yiycek misin? Yemiiicem gibi olumsuz şeylere çok fena sardı iştahı açıldı oysaki ama illaki önce yemicem diyor sonra iştahla mideye indiriyor. Küçük adamım diyorum ben ona bayılıyorum her akşam eve gittiğimde bana dayısı ile yaptıkları şaklabanlıkları göstermelerine... Dün mesela koltukların arkasında saklambaç oynamışlar, koltuk tepesinde zıplamışlar ben eve gider gitmez çıktı koltuğun tepesine anlattı durdu kendince... Kardeşim gelince de aynılarını yaptık bu gün onu anlatıyor dedi. Dili tam çözülünce korkarım nerde ne oldu hepsini tek tek dökecek ortaya... Anneannem bana bunu dedi, dayım bunu yaptı... Ne tatlı olur o zaman hayal edebiliyorum.
Seni çok seviyorum oğlum.....
Annen....

10:24

İYİYİM BEN ÇOK İYİYİM HEM DE : )))

Artık hastayım kötüyüm falan demesem iyi olacak galiba, pozitif yüklenmek gerek biraz. Son bir seneden beri hiç hastalanmadım diye dolaşıp durdum ortalarda bir süredir ama 3-4 gündür hayatımın en kötü gribini geçirdim ve hala da atlatabilmiş değilim. Bu gün biraz daha iyiyim ama... Arda ya geçirmemek için elimden geleni yaptım kaç gündür şu an çok iyi inşallah böyle atlatırız. Dün ben resmen 3-4 kat üst üste giyinip titredim akşama kadar.
Ardanın diş sorunu hala devam ediyor ama iştahı düzeldi yemek eski hevesiyle yemeye başladı ama uykumuz hala biraz sorunlu. Yatmayı reddediyor hep ama bir şekilde uyutuyoruz işte. Konuşmayı da söktü iyice diyebilirim hatta yavaş yavaş diyaloglara da başladık. Mesela dün akşam şöyleydi aramızdaki diyalog ( kumandanın pil yerinin kapağı kırılmıştı ):

Arda: Kırııı mış, kim anne?
Anne: Kim kırmış oğlum.
Arda: Baba kııı mışş... : ))
Anne: Tamam babaya kızalım gelince ..
Arda: Babaaaa kıııı ma :))

En büyük amcasını nedense çok seviyor Arda. Dün ben hasta yatarken "Anne amcaya" dedi. Zorla götürdü beni o halde. Gitmeden önce bana amcaya deyince , ara amcayı annem hasta sen gel de dedim papağan durur mu hemen faaliyete geçti. Numaradan elini kulağına koydu aynen şöyle söyledi. "Amcası naposuuun, anne hasssta seeen geel, nenge( yenge ) neede?"
İşte bu ara beni mutlu eden diyaloglar, hastalığımı unutuyorum bu sayede :)