Çok zor bir hafta geçirdim ama iyiyim nihayetinde, yerleşip kalan öksürük ve baş ağrısı haricinde.... Bir de iştahsızlık var ki en sevdiğim şeyleri bile ağzıma süremiyorum. Bir buçuk aydır bir iyi bir kötüyüm derken çok ihmal ettim kendimi bu koşuşturmaca içinde. Kendime de çok kızdım bu bir hafta içinde. Pazartesi günü başladı herşey, işyerinde odamda iki tane petek olmasına rağmen bir türlü ısınamıyorum deyip durdum ve montla gezdim bütün gün meğer ateşim varmış, iş yetiştireceğim ya o gün doktora gitmedim. Ertesi gün mü? Yine yetiştirmem gereken işler var ya!!! yine montla dolaştım ortalarda 38.5 derece ateşle. Yine farkında değildim daha doğrusu bu işleri yapmadan çıkamazsın hülya diye telkin verdim kendime. Çok lazım ya ...
En sonunda da çarşamba günü yataktan kalkamaz hale geldim, bir üşüme bir halsizlik göz kapaklarıma kadar ağrıyordu yani düşünün. Doktora attım kendimi hemen ve farenjit teşhisi koydu, bir iğne vereceğim sonra antibiyotiğe devam edeceksin dedi. İğne ne güzel bir tane diye sevinirken iğne o biçim bir iğne çıktı. Öbür tarafa gittim geldim ama gerekliydi demek ki.... İğneyi acilde vuruldum önce penisilin testi yaptılar, sonra iğneyi vuruldum fakat 15-20 dakika abartısız öbür tarafa gittim geldim. Hayatımda böyle iğne görmedim, daha önce de penisilin vuruldum fakat hiç böyle olmamıştım. İğneyi vurulur vurulmaz bir mide bulantısı, kalp çarpıntısı,göz kararması ve kulak zonklaması oldu ki tarif edilemez. Yerimden kalkamadım.
Geçti sonra kendiliğinden.
Şu an daha iyiyim...
Ardayı da aynı gün doktora götürdük ve bronşit dedi doktor, ayrıca bir kulağında hafif iltihap varmış, günlerce yemek yemedi ve hasta halimle sürüne sürüne peşinde gezdim. İlaçları kullandıkça düzelmeye başladı.
İyiyiz yani bikinileri de unutmadım ama hastalıklar izin vermedi akşama inşallah fotolar evde...
Etiketler: HATIRALAR, HAYATTAN NOTLAR
Çok kötüyüz çok anlatamayacağım kadar, dua edin bize.
Dün akşam uzaklardan misafirlerimiz geldi eltime. Bir gün önce Bodrumdan akrabalarımız gelmişti, dün akşamda İngiltereden eşimin akrabaları geldi. 3 çocukla hemde. Çok şaşırdım. Biz bir taneyle şehir içi dolaşamazken onlar üç çocukla İstanbula geldiler ve buradan da bu sabah Ankara ya geçtiler. Biri 4 yaşlarında, biri 20 aylık biri 8 aylık. Düşünün bakalım nasıl bir manzara. Anneleri İngiliz. Ne rahat bir hatun olduğunu tahmin edebilirsiniz. Çocukların ayakları çıplak,pijamalar yerlerde sürünüyor,uykusuzlar ama en son hepsini uyutmayı başardı. Hem de ne ayakta sallama ne bişey. Sadece ve sadece yanlarında yatıp uyumaları için destek olarak. Biz aman ayakları üşümesin, aman taşa basmasınlar derken oğlum onlarla bir araya gelince öyle tuhafıma gitti ki benimkinin ayağında patik, üstünde süveter onların ayakları çıplak ve tek bir pijama belki içlerinde atlet falan da yok. Ama alışmışlar. Makinemi aldım ama çocuklar uyuması gerektiğinden resim çekemedim, tekrar geri döndüklerinde oğluşumla beraber resimler çekeceğim ki aradaki farkları siz de görün.
Dün akşam yapmam gereken şeyler bu ziyeret yüzünden aksadı doğal olarak. Bakalım bu günüm nasıl geçecek yoğunum yine bu günlerde krizlerdeyim.... Annem de rahatsız bu sabah yine doktora gitti, Arda yine eltimde kaldı ve ben bu düzensizlikten çok sıkıldım, eminim oğlum da sıkılmıştır ama ne yapabilirim ki.....
Etiketler: HATIRALAR, HAYATTAN NOTLAR
Etiketler: EL İŞLERİ, HATIRALAR, HAYATTAN NOTLAR
İnternetten sipariş verdiğim kitap nihayet bu gün ulaştı elime. Okumak için can atıyorum ama ne yazık ki akşama ancak. Şu oldukça fazla işim var ve başlarsam eğer bu işlerin birikerek hafta ortasına kalması muhtemel. O yüzden akşamı iple çekiyorum. Kitabı daha okumadan çok beğendim, beni oku diyor resmen baskı kalitesi v.s çok güzel. Faydalı bir kitap olacağına inanıyorum bakalım göreceğiz, okudukça yorum da yaparım hakkında. Ama almak isteyen ve kararsız olana varsa eğer bence güzel bir kitap.
Havalar da güzel gidiyor bu ara ve insan biraz daha huzur doluyor. Mart' a kadar böyle gider gibi geliyor bana ama son soğukları da yapar tabi.
Bu ara örgü merakım arttı. Bir sürü ip aldım. Önce bir süveter başladıma ama pek içime sinmedi. Yarıda bıraktım, sökebilirim belki de tekrar başlayabilirim. Ama örgü bikini yaptım bir kaç tane ve bir an önce bloga koymak istiyorum, çünkü renk renk yapılıp bütün bir ya değiştire değiştire giyilebilir bence. Çok şık duruyorlar çünkü. Resimler akşama ya da yarına makinemi bu ara yine elime alamıyorum ne zaman alsam Arda makine makine diye saldırıyor. O uyuyunca çekerim büyük ihtimalle.
Etiketler: HATIRALAR, HAYATTAN NOTLAR
Güzel bir haftasonuydu, uzun zamandır yaşadığımız diş krizlerine inat bol bol güldük eğlendik...Bir daha ki dişe kadar nefes aldık biraz, bakalım ne zamana kadar. Evle ilgili bazı eksiklerimizi tamamlamak için Tekzen'e gittik bozuk musluk için musluk kafası, tasarruflu lamba,ardaya mum boya ve resim defteri derken hem gezdik hem de alışverişimizi yapıp mutlu mutlu evimize döndük. En çok da Arda eğlendi bence çünkü tüm gün mutluluk çığlıkları attı durdu, bir yanında annesi bir yanında babası mutlu oldu tabi, gezmekten büyük keyif aldı. Ben de biraz eskiyi andım ve herşeyin geçici olduğunu anlamaya başladım. Arabayı ilk aldığımızda oğlum daha küçüktü ve arabaya bindiğimiz de bir yere gittiğimiz de zehir oluyordu. Fakat şimdi herşey daha kolay ve daha keyifli. Mutlu mutlu geziyoruz artık. Hatta kemerini takmaya bile itiraz etmiyor. Bunda biraz da gece bahçesinin payı var tabi. Arda nın deyimiyle "tombi"lerde( tombilibular ) takıyor kemerini arabaya bindikleri zaman. Ne tuhaf isimleri var ama benim yumurcağım hepsinin isimlerini hiç şaşmadan söylüyor hatta bazen başlıyor saymaya şaşakalıyorum. "tombili aç, igıltigıl aç, apsideyzzii aç, makapaka aç v.s" Kısaca gece bahçesini aç desene be oğlum işte uzatıyor da uzatıyor. CD sini almadım bilerek ki sıkılmasın, herşeyin bir tadı var bence en güzeli bizim de çocukluğumuzda olduğu gibi saatini heyecanla bekleyip tv de izlemek.
Uykularımız biraz eski düzenine döndü diyebilirim. En azından artık 21:30-22:00 gibi bizim yardımımızla da olsa uyuyor. Eski kendi uyuyan oğlum gitti tabi ama en azından saati çok geçirmiyoruz.
Bu arada tarihe tam not almam lazım ki Arda artık tamamen konuşuyor.
Aklımda kalanlar:
Bozdun mu anne?( herşeyin sonuna anne koyuyor ama o kadar sevimli söylüyor ki eriyorum )
Babam napıyo anne?
Baba naposuun?
Boya nerde?
Baba kızmaa.
Nobotla( mutfak robotu) oynicaam
yaamazlık yapmiicam ( bunu da babası kızdığı zaman söylüyor genelde )
ışığı aç
amca naposun,yenge naposun?
tuvalete girdiğimizde: baba çiş naptıın mı?
anne çiş naptın mı?
daha çok aklıma gelmiyor öyle sevimli ki her konuştuğunda içime sokasım geliyor.
Bu arada işle ilgili son gelişme de iki mutfak birleşiyor fakat ben çıkarılmıyorum. Buna sevineyim mi, yoksa üzüleyim mi bilemedim hayırlısı diyelim. Heralde başka bahara kaldı tazminatı alıp çıkmak. Neyse belki de böylesi daha iyi olmuştur hepimiz için. Yaşayıp göreceğiz : )))
Etiketler: ARDANIN İLKLERİ : ), HATIRALAR, HAYATTAN NOTLAR