Oğlum çok iyi bu aralar azı dişleri çıkattı ve rahatladı, hayat onunla daha da kolaylaştı. Zaten oğlumda zor bir çocuk olsaydı herhalde dayanılmaz olurdu hayat. Mutlu bir çocuk her zaman anneannesini çok seviyor hatta bir yere gittiğimizde ve ya hafta sonları bunu bariz belli edecek kadar özlüyor. Bize o gün hep anneannesine gitmek istediğinin sinyallerini veriyor... Bazen dayanamayıp "anne anne anne annee" diye başlıyor sıralamaya... Anne diye tek söyleyince ben, "anne anne anne anne" diye siren düdüğü gibi tekrarlayınca anneannesinden bahsediyor.
Hafta sonu oyun grubumuzun buluşmasına katılacaktım ama ne yazık ki toplantım saat 16:00 a kadar sürdü eve gidip Arda yı almam bir saatten fazla sürdü. Toplantı Anadolu yakasındaydı. Buluşmuşlar Elif, Devrim ve Sinem... Eminim çok eğlenmişlerdir. Bu hafta inşallah aralarında olmak istiyorum. Allahım ne olur bu hafta bari ters bişey olmasın.
Hafta sonu eşimin abisinin kızıyla oturuyorduk. Aklımıza nereden düştüyse mantı düştü. Arda öğle uykusuna yatınca yoğurduk hamuru başladık mantıya 2 saatte tam 8-9 kişilik mantı yapmışız. Uzun zamandır bu tarz şeyler yapamıyordum. Afiyetle yedik bu her ne kadar zor bir iş gibi de görünse beni bu tarz işler beyin olarak son derece dinlendiriyor.
Uzun zaman yazmayınca insan hangisini yazacağını nereden başlayacağını bilemiyor aklıma gelenleri yazıyorum işte aralardan aralardak kusura bakmayın . Arda bu arada son derece net şekillerde konuşma çalışmalarına devam ediyor. Dün de geçmiş karşıma adam olmuş karnı acıkmışta " piloooav vaaa mı? " diyor pilav yerine ben onu yicem haberi yok.... Var mı sorusuyla başladı cümle kurma çabalrına " misssssket vaaaa mı? ( en favori oyuncağı, gözetim altında ) şeeeeke vaaa mı? v.s.......
Şu an yapmam gereken o kadar işim var ki ama kendime ara verdim biraz da ben kaçamak yapayım değil mi? Hep iş hep iş olmaz... Geçen gün öyle kötü bişey geldi ki başıma anlatmasam çatlarım... Cumartesi gecesi saat tam 01:30 bendeniz ertesi gününde pazar olması dolayısıyla gayet rahat bir şekilde koltuk tepesinde oje sürmekle meşgulüm. Hem de kırmızı bordo arası bir renk. Sen oje elimden kay yuvarlanmak sureti ile halıya desenler çiz. Oturdum halının başına resmen dokunsan ağlayacak durumdayım eşimde ne yapsın beni izliyor bir yandan da üzülme dur bakarız bir çaresine diyor. Sadece halıda değil koltuklara da gelmiş tabi birbölümü yuvarlanırken ama en az 30-40 cm lik alan desen çizdi işte düşünün yani. Ve işin kötü yanı evde aseton da yok bitmiş ve akıllı Hülya almamış. Aklıma hemen eltim geldi. Uyanık mı diye önce aradım sonra da gittim ondan aseton aldım. Ama yarım kutu aseton neye yarar, ancak 2-3 cm yeri silebildim onunla. Sonra ne yaptım açtım interneti baktım nöbetçi eczanelere ve sağolsun eşim gidip nöbetçi eczaneden 3-4 kutu aseton aldı da gecenin bir yarısı kurtuldum koca lekeden yoksa kahrımdan ölürdüm herhalde. Aramızda kalsın da eşimin gecenin 02:00 sinde eczaneye gidip eczacıdan aseton istemesi de ayrı bir komedi.. Düşünsenize "karım ojelerini silmeden yatamaz da 1 kutu aseton alabilir miyim" ha ha ha ha ..... Böyle bişey benden başka kimin başına gelebilir ki?
Bu arada sonunda evde de dışarıda yediğim lezzette hatta daha da nefis kumpir nasıl yapılır öğrendim. Hem de toplam 40 dk gibi kısa bir sürede.... Harika oldu hatta iki gün arayla iki kere yaptım doyamadım. İlgilenenler varsa tarifi verebilirim.....
Sevgiler..... Herkese.....
2 yorum:
Kumpir gibi güzel bişeyle ilgilenmeyen var mı desen daha doğru olur bence.
Enazıdan ben bayılırım, anlatıver bacı öğrenek:)
tamam yasemincim,
bu gün bir ara yazarım, işler biraz azalınca.
Yorum Gönder